28 Şubat 2015 Cumartesi

MOR LAHANA SALATASI



MALZEMELER


  • 1 adet küçük boy mor lahana
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı su
  • Yeteri kadar tuz
  • 3-4 diş sarımsak ( isteğe bağlı )
  • 2 su bardağı yoğurt
  • süslemek için maydanoz veya dereotu
HAZIRLANIŞI

Lahana yıkanıp ikiye bölünür.İnce ince doğranır.


Tencereye alınıp 1 çay bardağı su , sıvı yağ ve tuz ile pişirilir.İyice yumuşayıp piştikten sonra soğuması beklenir. Yoğurt , sarımsak eklenerek karıştırılır.Maydanoz veya dereotu ile süslenir, soğuk olarak servis edilir.

ALTERNATİF :
1) Dilerseniz rondodan geçirip püre haline de getirebilirsiniz...
2 ) Haşlanmış mısır da ilave edebilirsiniz....Afiyet olsun..






TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


www.facebook.com/ascimutfakta/timeline
sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....






27 Şubat 2015 Cuma

CUMA GÜNÜ NEDİR ?

Yıl içinde ramazan ayı, geceler içinde Kadir Gecesi ne kadar önemli ise günler içinde cuma günü de o kadar önemlidir. Çünkü cuma günü Müslümanların bir araya geldikleri ve cemaatle haftalık ibadetlerini ifa ettikleri önemli bir gündür. Cuma günü Müslümanların en önemli görevi haftalık ibadet olan cuma namazını kılmalarıdır. Cuma suresinde yüce Allah bütün müminlere şöyle seslenmektedir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cuma, 9)
Ayette ezana, cuma gününe, cuma namazına, cuma namazının farz oluşuna, cuma hutbesine, cuma saatinde alış veriş yapılmaması gerektiğine işaret edilmektedir.
I. Cuma Günü
 Ayette geçen “el-cumu‘ati” kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “cem‘” kökünden türetilmiş bir isimdir. Müslümanlar öğle saatinde camide toplanıp birlikte cuma namazı kıldıkları için Arapların daha önce “arube” dedikleri haftanın bu gününe “cuma günü” denilmiştir.
Haftanın en değerli günü cuma günüdür. Peygamberimiz (s.a.s.) cuma gününün faziletini şöyle beyan etmiştir: “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de cuma günü kopacaktır.” (Müslim, Cuma, 18)
Cuma, Müslümanların haftalık bayramıdır. Bu itibarla Müslümanlar, perşembe günü akşamdan bu güne hazırlanırlar. Cumaya hazırlık için boy abdesti alırlar, temiz elbise giyerler, güzel koku sürünürler. Bunu Peygamberimizin bir tavsiyesi olarak yerine getirirler. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.); “Cumaya gelmek isteyen kimse boy abdesti alsın.” (Müslim, Cuma, 2) “Ergen olan her kişinin cuma günü gusletmesi, ağız ve diş temizliği yapması ve yeteri kadar güzel koku sürünmesi gerekir.” (Müslim, Cuma, 7) buyurmuştur.
Müslümanlar cuma günü Kur’an okumak, zikir ve tefekkür etmek, Peygamberimize salât ve selâm getirmek, tövbe ve istiğfar etmek, camiye gidip vaaz ve hutbe dinlemek suretiyle böyle değerli ve önemli bir günün manevî feyzinden yararlanmaya çalışırlar.
“Cuma gününde bir saat vardır ki Müslüman, bu saate isabet ederek hayırlı bir şey isterse Allah ona istediğini verir.” (Müslim, Cuma, 15) anlamındaki Peygamberimizin sözüne uyarak dua ve niyazda bulunurlar.
II. Ezan
Ayette geçen “nida” ezan anlamındadır. “Namaz için çağrı yapıldığı zaman” cümlesi, namaz öncesinde ezan okunmasını ifade eder.
Ezan, hicretin birinci yılında okunmaya başladı ve ilk okunan ezan sabah ezanı idi. (Ebû Dâvûd, Ezan, 3) Peygamberimiz ile Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in hilâfeti zamanında cuma günü tek ezan okunuyordu. Hz. Osman devri gelince, insanlar çoğaldı, Medine büyüdü ve evlerin mesafesi uzaklaştı. Bunun üzerine Hz. Osman ezanın sayısını ikiye çıkardı. Cuma vaktinde bir ezan, imam-hatip hutbeye çıkınca bir ezan okuttu.
Ezan, Müslümanlar arasında bir paroladır. Bu sebeple sadece orijinal cümleleriyle okunur. Hangi dili konuşursa konuşsun bütün Müslümanlar ezanı anlar ve ezan karşısında aynı heyecan ve duyguyu hissederler. Ezan, Müslümanların birliğini temsil eder. Ezan, hakka davet, İslâm’a ve ibadete çağrıdır.
III. Cuma Namazı
Ayette geçen “salât” ile kastedilen cuma namazıdır. Peygamberimiz Medine'ye gelmeden ve cuma ayeti nazil olmadan Medine'de Es'ad b. Zürare, istişare ile kırk Müslümana, Mus’ab b, Umeyr, Hz. Peygamber’in emri ile 12 Müslümana iki rekât cuma namazı kıldırmıştır. (Yazır, ilgili ayet) Peygamberimiz (s.a.s.) ise, ilk cuma namazını Mekke’den Medine’ye hicret esnasında Medine yakınlarında Rânûna vadisinde Sâlim b. Avf kabilesinin yurdunda kıldırmıştır. (İbn Hişâm, I, 496)
Peygamberimiz, “Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’a farzdır.” (Ebu Dâvûd, Taharet, 129) buyurmuş ve:
“Kim tembellik ederek üç cuma namazını terk ederse Allah o kimsenin kalbini mühürler.” (Tirmizî, Cuma, 354) anlamındaki sözleriyle cuma namazını mazeretsiz kılmayanların akıbetini bildirmiş, cuma namazının faziletini şöyle beyan etmiştir:
“Bir kimse güzelce abdest alır sonra mescide gelir, susup okunacak hutbeyi dinlerse, gelecek cumaya kadar ve ondan sonraki üç gün içinde işleyeceği (küçük) günahları affedilir.” (Müslim, Cuma, 24)
“Beş vakit namaz ve cuma namazı diğer cuma namazına kadar -büyük günahları işlemediğin sürece- aralarında işlenen (küçük) günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâre, 14-15)
Cuma namazı, Hz. Peygamber döneminden günümüze kadar bütün Müslümanlarca kılınmış ve bunun farz olduğu konusunda herhangi bir ihtilâfa düşülmemiştir.
Cuma namazı, cuma günü öğle namazının vaktinde cemaatle kılınan iki rekâtlı farz-ı ayın bir namazdır. Cuma namazı kılınınca ayrıca o gün öğle namazı kılınmaz. Hutbeden önce dört rekât, farzdan sonra da Ebû Hanife’ye göre dört rekât, Ebû Yusuf ve Muhammed’e göre biri dört diğeri iki olmak üzere toplam altı rekât sünnet kılınır.
Cuma namazı; sosyal dayanışma ve kaynaşmaya, birlik ve beraberliğe, İslâmî bilgilenme ve bilinçlenmeye vesile olan bir ibadettir.
Tahlil ettiğimiz ayette cuma namazının sadece cuma günü ezan okununca kılınacağı bildirilmekte, nasıl kılınacağı beyan edilmemektedir. Ayette kadın-erkek, mukim-misafir, sağlıklı-hasta ayrımı yapılmaksızın bütün müminlere hitap edilmektedir. Bu hitaptan kadın-erkek herkesin cuma namazını kılması gerektiği anlaşılmakta ise de Peygamberimizin hadisleri ve tarihi süreçteki uygulamalardan cuma namazının herkese değil belirli şartları taşıyan Müslümanlara farz olduğu bilinmektedir.
1. Cuma namazı kılmakla yükümlü olanlar
Bir kimsenin cuma namazı kılmakla yükümlü olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:
a) Müslüman, akıllı ve bulûğ çağına gelmiş olmak.
b) Sağlıklı olmak: Cuma namazına gidemeyecek kadar kötürüm, felçli, engelli, özürlü ve hasta kimseler ile bunlara zorunlu olarak bakmak durumda olanlar, cuma namazına gittiği takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından korkanlar, yürüyemeyecek derecede yaşlı kimseler cuma namazı kılmakla yükümlü değillerdir. Görme engelliler camiye gelebiliyorlarsa veya kendilerini camiye götürebilecek refakatçileri varsa cuma namazı kılmakla yükümlüdürler. (bk. Müslim, Mesâcid, 255; Ebu Dâvûd, Salât, 46)
c) Mukim olmak: Bir insana cuma namazının farz olabilmesi için, cuma namazı kılınan yerde ikamet ediyor olması gerekir. Dolayısıyla dinen yolcu sayılan kimselere (seferî) cuma namazı farz değildir. Bir insanın dinen misafir sayılabilmesi için Hanefî bilginlere göre 90 km uzaklıkta bir yere 15 günden az kalmak üzere gitmesi gerekir. Şafiîlere göre giriş ve çıkış günleri hariç üç gün kalmak üzere 90 km uzaklıkta bir yere giden kimse misafir sayılır.
d) Erkek olmak: “Cuma namazı kılmak, her Müslümana farzdır. Ancak dört grup insana; köle, kadın, çocuk ve hastaya farz değildir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 215) anlamındaki hadis, cuma namazı kılmakla kimlerin yükümlü olduğunu ifade etmektedir. Cuma namazının farz kılındığı zamandan günümüze kadar uygulama bu şekilde olmuştur. Müçtehit imamlar ve daha sonraki bilginler dahil bütün Müslümanlar, cuma namazının erkeklere farz olup kadınlara farz olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bununla birlikte kadınlar, camiye gelip cuma namazı kılabilirler. Cuma namazının kadınlara farz kılınmamış olması, onlar hakkında bir mahrumiyet değil bir muafiyettir. Ancak günümüzde kadınların cuma günü camiye gitmeleri, yapılan vaazı ve okunan hutbeyi dinlemeleri ve cuma namazı kılmaları daha isabetli olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.);
“Camiye gitmek istediklerinde kadınlarınıza engel olmayın.” (Müslim, Mesâcid, 135-36) buyurmuştur. Peygamberimiz ve sahabe zamanında hanımlar, cuma namazına ve günlük namazlara katılıyorlardı.
Esaret altında bulunanlar, tutuklular ve mahkûmlar da cuma namazı kılmakla yükümlü değildirler. Ancak bulundukları yerde mescid bulunması halinde mahpuslar cuma namazı kılarlar.
Kendilerine cuma namazı farz olmayan kimseler, cuma namazı kılarlarsa namazları sahih olur ve artık o gün ayrıca öğle namazı kılmazlar.
Bazı mazeretler, kendilerine cuma namazı farz olan kimselerin cuma namazına gitmemelerini mubah kılar. Cuma namazına gitmemeyi mubah kılan belli başlı mazeretler şunlardır:
a) Cuma namazına gittiği takdirde kişinin önemli bir zarara veya sıkıntıya uğramasına yol açacak derecede şiddetli yağmur yağması, b) Havanın çok soğuk veya çok sıcak olması, c) Yolun aşırı çamurlu olması, d) Çalışmak zorunda olduğu işinden izin alamaması, e) Cuma namazına gittiği takdirde malı, canı veya namusunun tehlikeye gireceğine dair endişeler taşıması.
2. Cuma namazının geçerli olmasının şartları
Kendisine cuma namazı farz olan kimsenin cuma namazı kılabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:
a) Vakit: Cuma namazı, cuma günü öğle namazı vaktinde kılınır. (bk. Müslim, Cuma, 28-29) Öğle namazının vaktinden önce veya sonra kılınırsa cuma namazı geçerli olmaz.
b) Cemaat: Cuma namazı cemaatle kılınır, tek başına kılınmaz. Cuma namazı kılabilmek için Ebu Yusuf’un içtihadına göre imam dahil üç cemaatin, Ebu Hanife ve Muhammed’in içtihatlarına göre imam hariç üç cemaatin bulunması şarttır. Bunlar yolcu veya hasta da olsalar bu şart yerine gelmiş sayılır.
İmam Şafiî'ye göre, bir yerde cuma namazı kılabilmek için akıllı, bulûğa ermiş, hür, erkek ve oraya yerleşmiş olan en az kırk yükümlü cemaatin bulunması şarttır. İmam Şafiî, Peygamberimizin Medine'ye gelmesinden önce burada kılınan cuma namazında kırk kişinin hazır bulunmasını esas almıştır. Ancak bu husus, kırk cemaatten aşağı sayıda kişiyle cuma namazı farz olmayacağı anlamına gelmez. Nitekim Hz. Peygamber’in emri ile Mus’ab b. Umeyr’in Medine’de 12 kişiye cuma namazını kıldırdığı rivayet edilmektedir. (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5407) Ayrıca Rasûlüllah cuma namazını kıldırırken, ticaret kervanının geldiğini haber alan cemaatin on iki kişi dışında hepsinin dışarı çıktığı rivayeti sahih hadis kaynaklarında yer almaktadır. (bk. Buhârî, Cuma, 38) Öte yandan Hz. Peygamber, bir yerleşim biriminde sadece dört kişi bulunsa bile, cuma namazının farz olduğunu bildirmiştir. (bk. Beyhakî, III, 179, No: 5406, 5407; Dârekutnî, II, 8-9, No: 1-3) Bu itibarla, bir yerleşim yerinde imamla birlikte en az dört kişinin bulunması halinde cuma namazı kılınması gerekir.
c) Cami: Cuma camilerde veya namazgâhlarda kılınır. Peygamberimizin zamanında Medine’de birden fazla mescit bulunduğu halde cuma namazı sadece Mescid-i Nebevî’de kılınmıştır. Çağımızda bir şehirde yaşayan Müslümanlar bir camiye sığmadığı için cuma namazı birden fazla camide ve namazgâhlarda kılınabilir.
d) İzin: Hanefîler, cuma namazını devlet başkanı veya temsilcisinin ya da bunlar tarafından yetkili kılınan bir kişinin kıldırması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Hanefîlerin dışındaki diğer mezhepler cuma namazının geçerliliği için bu şartı aramazlar. Bir camide cuma namazı kıldırması için kendisine yetki verilen kimse, o camide cuma namazını kendisi kıldırabileceği gibi bir başkasına da kıldırtabilir.
Hanefîlere göre, bir yerde cuma namazı kılınabilmesi için, o yerde cuma namazı kılınmasına, yetkili kimse tarafından herkese açık olmak üzere izin verilmesi şarttır.
e) Hutbe okunması: Cuma namazının geçerli olması için namaz öncesinde hutbe okunması şarttır.
3. Allah’ın zikrine koşmak
“Allah’ı zikir” ile maksat, müfessirlerin çoğunluğuna göre cuma günü okunan hutbedir. Bu itibarla fakihler cuma namazının geçerli olmasının şartları arasında hutbe okunmasını da zikretmişlerdir.
Müfessirlerden bir kısmı da Allah’ın zikri ile maksadın cuma namazı olduğunu söylemişlerdir. Esas itibariyle “zikrullah”, Allah'ı anmak demektir. “Allah’ı anmak”; Kur'an okuma, tesbih, hamd, vaaz, hutbe ve namaz gibi ibadetlerin hepsini kapsar. Dolayısıyla ayette geçen Allah’ı zikir, hutbe ve namazı birlikte ifade eder.
Ayette geçen “koşmak”tan maksat, meşgul olduğu işi hemen bırakıp vakit geçirmeksizin hutbeye yetişmeye çalışmaktır. Yoksa telâş ile koşarak gitmek demek değildir. Buna göre “Allah’ın zikrine koşmak”, işi ve alış verişi bırakıp cuma namazı kılmaya ve hutbeyi dinlemeye gitmek demektir.
4. Ezan okununca alış verişi terk etmek
Ezan okununca sadece alış verişin değil her türlü işin ve çalışmanın bırakılıp cuma namazına gidilmesi gerekir. Cuma namazı kılmaya gitmek, iş ve alış verişten daha hayırlıdır.
Ayetin sonunda cuma günü ezan okununca alış-verişi bırakıp cuma namazı kılmaya gitmenin, bilen müminler için daha hayırlı olduğu bildirilmiştir. Allah’a itaat edene Allah yardım eder. Cuma saatinde yapılan iş ve alış verişten hayır gelmez. Cuma namazı kılmayan, ruhen muzdarip olur. Ahiretteki akıbeti kötü olur.
Sonuç olarak cuma suresinin dokuzuncu ayetinde, cuma günü öğle saatinde ticaretin ve diğer işlerin bırakılıp cuma namazı kılmaya gidilmesi, bunun Müslüman için hayırlı/sevap bir davranış olduğu, konu ile ilgili hadislerde ise mazeretsiz üç cuma namazı kılmayanların kalplerinin mühürleneceği bildirilmektedir. Kalpleri mühürlenenler tövbe edip durumlarını düzeltmedikçe felâha ve Allah’ın rızasına eremezler.
Cuma günü, Müslümanların bayramıdır, bilinçlenme, bilgilenme ve günahlardan arınma, kaynaşma ve dayanışma günüdür. Kendisine cuma namazı farz olan hiçbir Müslüman mazeretsiz cuma namazını terk edemez, etmemesi gerekir. Müslümanlar, cuma namazını kıldıktan sonra iş ve görevlerinin başına dönerler.
Not:: Bu yazı, Diyanet Aylık Dergi Şubat 2009 sayısında yayınlanmıştır.


26 Şubat 2015 Perşembe

SİMİT POĞAÇA





Diğer tariflerimiz için tıklayın

MALZEMELER

  • Yarım çay bardağı ayran ( tuzsuz)
  • Yarım çay bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı sıcak su
  • 2 tatlı kaşığı şeker
  • 2 tatlı kaşığı instant maya ( toz maya )
  • 1 tatlı kaşığı tuz ( silme )
  • 1 yumurta
  • 1 tatlı kaşığı mahlep
  • Yaklaşık 6,5 çay bardağı un
İç Malzemesi
  • 2 orta boy patates püresi , veya peynir , kaşar  vs.
Üzeri için
  • 1 çay bardağı pekmezli su
  • Yaklaşık 2 su bardağı susam
HAZIRLANIŞI

Derin bir kaba şeker ile maya dökülür, sıcak su ile ayran karıştırılarak ılıtılır ve şekerli mayanın üzerine dökülür.


Maya köpürdükten sonra bütün malzemeler ilave edilerek hamur yoğrulur. Hamurdan parçalar kopararak 20 adet beze elde edilir.Her bir beze misket şeklinde bekletilir.Tüm bezeler şekillendikten sonra sırayla ilk önce şekillendirdiğimizden başlayarak elimiz ile açıp iç malzemesi eklenerek resimde gördüğünüz gibi kapatır. Önce pekmezli suya sonra susama bulanır.Yağlı tepsiye dizilir.





 Bıçak ile  çizik atılır. Önceden ısıtılmış 180-200 derecede yaklaşık 15 dk pişirilir.




Afiyet şifa olsun..

NOT : Tarifteki ölçüden 20 adet poğaça çıkmaktadır.

TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....













KESİK KUBBE PASTASI



Diğer tariflerimiz için tıklayın


MALZEMELER

Kek için :

  • 4 yumurta
  • 1 su bardağı şeker
  • 1,5 - 2 su bardağı un
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
Kreması için
  • 2 paket toz puding + 4 ,5 su bardağı süt
Üzeri için 
  • Bir miktar Hindistan cevizi veya çikolata sosu


Mutfakta çok vakit geçirenler bir yandan da üretken olmanın peşindedir.
 Şimdi sizlerle paylaşacağım bu tarif de üretmenin bir eseri...

Merak edeceğinizi şimdiden tahminde bulundum bile :) :) :)

Rulo kek yapmayı planladınız fakat aksilikler oldu kekiniz çatladı :(
 Bu şekilde sunum yapamazsınız tabiki...

Üzeri kremalı bu kek yazık oldu diye düşünmeyin işte size alternatif :)

Keki kremalı olduğu halde küp küp doğrayin.
Derin bir salata kasesi veya bir kap da olabilir.Bu kasenin içini streçleyin.

Küp küp kestiğiniz kremalı kekleri kasenin içinde dizmeye başlayın...Hazırladığımız muhallebi  , puding vs döküp üzerini artan kekler ile kapatın.Streçi üzerine kaplayın.Buzdolabında birkaç saat bekletin... Soğuyup şekil aldıktan sonra kaseyi ters çevirip streci üzerinden çıkartın...

İster Hindistan cevizi ile ister çikolata sosu ile servis yapın...Kesik kubbe pastamız hazır...


NOT: Hazır puding kullanacaksanız 2 paket pudingi 4,5 su bardağı süt ile pişirin.
(Tarifini gördüğünüz resimde 1 paket toz puding kullanıldı az geldiğinden dolayı 2 paket yazdım )
Kekinize henüz krema eklemediyseniz küpleri krema veya pudinge bulayıp dizerken birbirine yapışmasını sağlayın..

Afiyet şifa olsun...




TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....





25 Şubat 2015 Çarşamba

İRMİK LOKUMU





MALZEMELER


  • 9 yemek kaşığı irmik
  • 8 yemek kaşığı şeker
  • 2,5 su bardağı süt
  • 1 paket krem şanti
  • 1 vanilya
  • 27- 30 adet fındık veya badem ( isteğe bağlı )
  • 2 su bardağı Hindistan cevizi veya  Antep fıstığı
HAZIRLANIŞI

İrmik , süt , şeker tencerede pişirilir.Soğutulur.
Krem şanti ile vanilya ilave edilerek yoğrulur.
Misket şeklinde şekil verilerek servis tabağına dizilir.
Son olarak üzerine isteğe bağlı fındık , badem vs.. eklenerek sunum yapılır..

 Not : 
Tarifteki ölçüden 27 - 30 adet çıkmaktadır.
Kıvamı ele yapışırsa ıslak el ile şekil vermeyi deneyin..

Afiyet şifa olsun..



TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


www.facebook.com/ascimutfakta/timeline
sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....

24 Şubat 2015 Salı

PORTAKALLI VANİLYALI ÇÖREK




Diğer tariflerimiz için tıklayın

MALZEMELER


  • 3,5 su bardağı un
  • 2 yumurta ( 1 yumurta sarısı üzeri için )
  • 4 yemek kaşığı şeker
  • Yarım su bardağı ayran
  • Yarım su bardağı sıvı yağ
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1paket vanilya
Üzeri için
  • 1 portakal rendesi
  • 3 yemek kaşığı şeker
  • 1 paket vanilya
  • Bir miktar Hindistan cevizi
  • Bir miktar ceviz ( isteğe bağlı )
HAZIRLANIŞI


Derin bir kapta yumurta , şeker , ayran , sıvı yağ , vanilya çırpılır.




Azar azar un ekleyerek çırpmaya devam edilir.Çırpılmayacak kıvama geldiğinde yoğrulur.Dilerseniz rendelenmiş portakal kabuğunu hamuruna katabilirsiniz.


Tezgaha hafif un serperek merdane ile hamuru açılır ve şekilde görüldüğü gibi bıçak yardımıyla kesilir...


 Kesilen parçalar ayrı ayrı merdane ile açılır ve ikiye bölünür.


 Portakal ile şeker bir tavada eritilir ve vanilya eklenir.


Hazırladığımız portakal karışımını hamurun üzerine istediğiniz aroma kıvamı ölçüsüne göre çay kaşığı yardımıyla ekleyin.İstediğiniz miktarda ceviz , fındık , badem , yada sade olarak da yapabilirsiniz.Ben cevizli tercih ettim.


 Rulo şeklinde sarılarak üzerine yumurta sarısı sürerek Hindistan cevizi ile süsleyin...


 Önceden ısıtılmış yaklaşık 180- 200 derece fırında 15 - 20 dk. pişirin. Portakal ve vanilyanın o harika aroma tadını  çöreğinizde yakalayın...

Tarifi hazırlarken pek ümitli değildim ama mayalı poğaça tadında şekerli harika bir tat olduğunu söyleyebilirim....Denemenizi tavsiye ederim ...
Afiyet şifa olsun... Bir sonraki tarifte görüşmek üzere hoşçakalın...

NOT : Tarifteki ölçüden yaklaşık 20 adet çıkmaktadır.



TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....




23 Şubat 2015 Pazartesi

BEŞİ BİR KURABİYE



Diğer tariflerimiz için tıklayın


MALZEMELER

  • 2,5 su bardağı un
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 yumurta
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 tatlı kaşığı mahlep ( silme )
  • Yarım çay kaşığı tarçın + 1 tatlı kaşığı şeker
  • 3 tatlı kaşığı Hindistan cevizi + 1 tatlı kaşığı şeker
  • 2 tatlı kaşığı susam + çay kaşığı ucu ile tuz
  • 5 adet siyah + bir miktar yeşil zeytin + çay kaşığının ucu ile daha az tuz
  • 1 çay kaşığı pulbiber + yarım çay kaşığı karabiber + 1 çay kaşığı kimyon + 1 çay kaşığı nane
HAZIRLANIŞI

Vaktimiz çok az ve bir hamurdan birkaç çeşit hazırlayıp ikram etmeyi planlıyoruz.
İlerleyen zamanlarda daha çabuk hazırlanan tarifleri sizlerle paylaşacağım inşallah..
Şimdi aşama aşama yazacağım.

1 - Öncelikle derin bir yoğurma kabına ihtiyacımız var.Kabın içine yoğurt , sıvı yağ , yumurta ekleyip hepsini karıştırıyoruz. ( ister çırpma teli ile ister mixerle )



2- Un ile kabartma tozu ve mahlep ekliyoruz. ( dilerseniz mahlepsizde yapabilirsiniz )

3- Yaklaşık 2,5 bardak unu azar azar yoğurarak ekliyoruz.
 ( Un kalitesine göre ölçü değişebilir, ben Helal sertifikalı un kullanıyorum )



4- Hazırlanıp kıvam alan hamuru 5 eşit parçaya bölüyoruz.



5- Her parçayı dilediğimiz gibi baharatlayacağız.Birinci parçaya tarçın ile şeker ekleyip yoğuruyoruz.


6 - İkinci parçayı Hindistan cevizi ile şeker ekleyip yoğuruyoruz.


7- Üçüncü parçayı Susam ile çok az tuz ekleyip yoğuruyoruz. 
( resimdeki 1 çay kaşığı biraz fazla oldu tuzlu oldu daha az ekleyin tarifte belirttiğim gibi )



8- Dördüncü parçayı Siyah zeytin ile tuz ekleyip yoğuruyoruz.
Zeytin hamuru ıslattığından dolayı bir tatlı kaşığı ( silme ) kadar biraz un serpiyoruz.
 (Ben en çok zeytinlisini beğendim )


9- Beşinci son parçayı pul biber,  kara biber , kimyon
 ( dilerseniz kekik de ekleyebilirsiniz )





10- Hamurlarımıza dilediğimiz şekli verelim.



11- Tarçınlı hamuru silindir şeklinde yuvarlayıp bıçak yardımıyla dilimleyip keselim.
12- Hindistan cevizli hamur kayseri mantısının tersi görünümünde minicik misketler yapıp elimizle şekil verip üzerini düzleyelim.
13- Susamlı hamuru misket şeklinde yuvarlayıp yassılaştırdıktan sonra aparat ile simit görünümü verelim.
14- Zeytinli hamuru silindir şeklinde yuvarlayıp uzunca düzleyip ikiye keselim.İçine bütün çekirdeksiz zeytini ekleyip yuvarlayarak birleştiği yerden keselim.
15- Baharatlı son hamuru yine silindir şekli vererek yılan gibi büzelim.
16- Dilerseniz değişik şekiller verebileceğiniz gibi değişik baharatlarla bir hamurdan 5 çeşit hazırlayarak farklı sunumlar gerçekleştirebilirsiniz.



17- Tereyağı ile yağlanmış tepsiye dizerek yaklaşık 180 derecede üzeri pembeleşinceye kadar pişirin.


NOT : Hamuru hazırlarken hiç tuz yada şeker eklemiyoruz.Hazırladığımız parçalara ekliyoruz.Dilerseniz üzerine yumurta sarısı sürebilirsiniz.Ben gerek görmediğim için tercih etmedim.

AFİYET ŞİFA OLSUN...Bir sonraki tarifte görüşmek üzere....





TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ.
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..


sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz...

                                                                      ESEN KALIN....

HAMUR İŞİ PÜF NOKTALARI




 1)  Kek hamurunun piştikten sonra kalıptan rahat çıkması için 10 dakika bekletin.

 2 )Fırına sürdüğünüz kek kalıbının yanmasını önlemek için kalıbın altına biraz tuz koyabilirsiniz.

3) Kekiniz piştikten sonra kalıptan rahatça çıkması için kalıbı 15 dakika kadar ıslak bir bezin üzerinde bekletin. Sonrasında bıçağı kekin çevresinde dolaştırın ve kalıbı ters çevirin, böylece kek
i kolaylıkla çıkarabilirsiniz.

4) Marketten aldığınız bisküvilerin paketini açtıktan sonra kısa sürede bayatlamaması için onları ağzı sıkı kapanan bir kapta saklayabilirsiniz.

5) Pişen kurabiyeler tepside soğuyunca yapışır ve parçalanır, bu nedenle kurabiye tepsisini fırından sıcakken çıkarmanızda fayda vardır.

6) Hamuru iyice açabilmek için yarım saat dinlenmeye bırakın. 7)Dinlendirilmiş hamurun altının yapışmaması için un serpilmiş bir kaba koyun, üzerinin kurumaması için ise nemli bir bez örtebilirsiniz.

8) Pasta, kek ve kurabiyelerinizin hamuruna biraz limon suyu koymak, hamurun güzel bir şekilde kabarmasını sağlar.

9 )Hamur açarken oklavanızın hamura yapışmaması için ara sıra oklavanızı unlayın.

10) Pasta yaparken hamurunuzun daha kolay yoğurulması için kullanacağınız yağı 2 saat önceden buzdolabından çıkarın ve oda sıcaklığında bekletin.

11) Hazırlayacağınız tepsi böreğinin daha lezzetli olmasını istiyorsanız, böreği hazırlayın ve pişirmeden önce buzdolabında birkaç saat bekletin.

12) Yufkayla hazırladığınız böreğin daha iyi pişmesini istiyorsanız, fırına koymadan keskin bir bıçakla iri dilimler halinde kesin ve oda sıcaklığında yarım saat kadar bekletin.

13) Kekinizin içine koyduğunuz meyve ve şekerlemelerin dibe çökmesini istemiyorsanız hamuruna bir miktar mısır unu ilave edin.

14) Hamur açarken kirlenen mutfak tezgahını temizlemek için, tezgaha biraz tuz dökün ve nemli bir bezle silin.

15) Kızartmak üzere hazırladığınız hamura kabartma tozu ile birlikte toz şeker de eklerseniz hamurunuz daha lezzetli olur.

22 Şubat 2015 Pazar

MISIR GEVREKLİ KURABİYE


MISIR GEVREKLİ KURABİYE



Diğer tariflerimiz için tıklayın
MALZEMELER
  • 1 su bardağı şeker
  • 1 yumurta
  • Yarım su bardağı sıvı yağ
  • 2 yemek kaşığı tereyağı 
  • 1 limon veya portakal rendesi
  • 1 çay kaşığı karbonat
  • Yaklaşık 2,5 -3 su bardağı un
ÜZERİ İÇİN
  • 1 su bardağı mısır gevreği ( ufalanmış )
  • yarım su bardağı damla çikolata
Derin bir kapta un ve karbonat hariç malzemelerin hepsi iyice karıştırılır.

Un azar azar ilave edilerek yumuşak bir hamur hazırlanır.
Merdane ile açılarak bardak ya da kalıp ile şekillendirilir,
önce çırpılmış yumurta beyazına sonra gevrekli karışıma bandırıp yağlı tepsiye dizilir. 180-200 derecede yaklaşık 15 dk. Pişirilir. . Afiyet olsun. :)

TARİFLERİMİZİN KOPYALANIP ŞAHISA AİT OLARAK YAYINLANMASI YASAKTIR.
ANCAK SAYFAMIZDAN BEĞENİP PAYLAŞIMDA BULUNABİLİRSİNİZ...
EMEĞE SAYGI GÖSTERECEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ..

 sayfamızdan takibe alıp yeni tariflerimizden haberdar olabilirsiniz..